24 Şubat 2011 Perşembe

Yalandan Kim Ölmüş...

Hic bir zaman hayatımda hırslı, kendini bilmez, dedikoducu, yalancı insanlar bulundurmadım. Hep uzak durmaya, uzaklastırmaya calıstım. Cünkü bana göre degil savasır gibi planlar kurmak.. Sırf eglenmek icin onun bunun hayatına mudahale etmek.. Yaptıgım seyleri yapmamısım gibi davranmak bir de sucu baskalarına atmak.. Karakterlerinde agır yaralar olmalı. Bu kadar aciz olmayı neye borclu olduklarını hic merak etmiyorum dogrusu. Ya da psikolojik acıdan güzel bir arastırma olabilir :)

Ama bir farenin kapıyı tırmalaması gibi hayatıma etki etmeye calısan insanlar yok degil. Sırf ugrasmayı sevmedigimden, istemedigimden uzak durmaya calısıyorum. Sıkıntı yaratmasalar, bekleme yapmasalar degil mi :) bi süredir yazmamıstım simdi de icimi buraya dökmek istedim öyle istee :) son olarak ‘keske insanlar yalandan ölseydi’. Benim icim cooookkk rahat. O zaman kim gercek kim degil daha kolay anlardık. Hani anlıyoruz zaten de istee, kendini bilmezler yok olurdu. Biraz faşist oldum sanki? "Piyanist"i izledim de :)

Herkese iyi geceler ! Bu fareleri uzak tutun kendinizden :)

4 Şubat 2011 Cuma

Buzda Dans

“Bazen ilk görüşte bilirsin, o insan senin kaderindir. Bazen bir ömür ararsın bulunmaz…”

Cogu kisinin bu görüse katıldıgının farkındayım. Bazen öyle biriyle karsılasırsınız ki bir saliseligine gözlerinizin bulusması yeter. Ne konusma gereklidir ne de dokunma o dakikada. O cekimi hissedersin teninde ve ruhunda. Hesaplayamazsın ne kadar zaman gecmesi gerektigini, ona ulasmak icin ne kadar zorlanacagını. Umrunda da olmaz. Sadece eminsindir iste. İlahi bir güc gibi dogar icinde. ‘O benim hayatımda büyük bir yere sahip olacak’. Sadece bilirsin …
Buz patenine benzer bir insanı tanımaya calısmak, tanıdıkca tattıgın duygular. Risklidir. Basta hic güven vermez. İnce bir bıcakla buz üstünde durmak gibidir. Umdugun seyi bulacak mısın yoksa en kücük hareketinde ruhunda bir bıcak kesigi gibi yara mı alacaksın.

Basta bilemezsin dogru hareketi. Denemeye baslarsın: Adımlarını nasıl atacaksın, nasıl sabit duracaksın, yara almadan nasıl kayabilirsin; o insana nasıl davranacaksın, nasıl bir bag kuracaksın, yara almadan nasıl iliski kuracaksın. Tökezlersin bazen; anlasmazlık yasarsın. Düsmeden toparlarsın; tartısmadan tatlıya baglarsın. Dengeni kaybetmeden rüzgarı sacında hissederek kaydıgın ilk an cok büyük mutluluk verir sana; ortak noktalarla yasanan anlar büyük bir heyecan uyandırır ruhunda.

Ama sonrasında seni bekleyen iki yol vardır: ya düsmeden kaymayı ögrenirsin ya da beceremezsin iste; ya anlasabilirsin o insanla ya da anlasamazsın.

Eger basaramadıysanız  belki yeteneginiz yoktur ya da belki sadece uygun degilsinizdir bu spora. O insanla kisilikleriniz, zevkleriniz uyusmaz. Anlasmazlık yasarsınız. 

Eger basardıysanız pistin bi ucundan bi ucuna ucarcasına kayarken sizden mutlusu yoktur. Basarmanın verdigi mutluluk, biraz özgürlük, ayagınızın altından akıp giden yeri hissetmek… O insana ulasmanız, ortak bir paydada bulusmanız, gecirdiginiz her anın size verdigi mutluluk…

Gelelim en kötü duruma. İste o ucarcasına buzun üstünde giderken birden ayagınız takılır ya buzun sogugunu hissedersiniz yüzünüzde, ellerinizde, dizlerinizde. Hic beklemediginiz bir anda bir tokat gibi carpar o düşüş. Basardıgınızı sandıgınız anda fark edersiniz ki aslında yapamamıssınız. Cok mutlu oldugunuzu, her seyin yolunda gittigini düsündügünüz anda bi olay olur da her sey tersine döner ya iste o andır bu. Bıcak gibi keser o buzu. Yerle bir …

Umarım o ilk görüste sizinle olacagını anlayacagınız kisiyi bulursunuz. Sonunda düsmek de kalkmak da olsa o macerayı, buzda dansı yasarsınız :)